İşte ilk siparişlerimin son halleri arkadaşlar. Çok heyecanlandım, panikledim, biliyorsunuz. Neyse ki; hallettim(k) (sanırım) Şu anda tuşların yerini bile bulmakta güçlük çekiyorum. İnanılmaz yorgunum. Çünkü, pazar günü içinde bir siparişim daha vardı. Ve ne kötü ki, benim vaktim çok kısıtlıydı. Ama onu da hallettik sevgili eşimle...Kendisi inanılmaz yaratıcı bu arada... Şimdi ben pc başında sızmadan tşk etmek istediğim birkaç önemli kişi var, kimlermi???
Sevgili pastacı Burcu; bana inanılmaz derecede yardımcı oldun bir kez de burdan tşk ler. Seninle böyle tatlı bir vesileyle tanışma şansı yakaladığım için çok mutluyum :) Yalnızzzz; Sevgili Burcu sanırım benden kurtulamayacaksın hhehehehe...
Sevgili Gülsen; (kendisi düğün sahibi olur) sen olmasaydın ben hayatta kendimde bu cesareti bulamazdım. Bana güvendiğin için çok tşk ler. Umarım herşey istediğin gibi olmuştur:)
Sevgili Serkan; (kendisi kuzenim olur) 2 şeklinin oluşmasını sağladığın için tşk ler. Bundan sonra sanırım seni yanıma yamak olarak alacağımmmm... Eeee, sende bu çizim yeteneği varken yandınnnn:)
Sevgili Müge; (yemekbahane) herşey için saol...
Sevgili Burçin; bacımm hani gelcektin:( manevi desteğin için tsk ler arkadaşım...
Sevgili hanimiş; hocam verdin bana gazı bak neler çıktı ortaya.. Hocam öğrettiklerin, öğreteceklerin için tşk ler. Ayrıca; tüm desteğin için de annadın sen onu:))))
Sevgili Murat; (kendileri eşim olurlar efendim) sen olmasaydın kesinlikle ben bu kadar pastanın altından girip üstünden çıkamazdım.. Herşey için tşk ler.. Yalnız, ltf arabayı daha yavaş kullan yaww pastaları nasıl tutacağımı şaşırdım walla...
Veee, kıvırcığım Özge'm; annemm en büyük tşk sana.. Çocuk gözüyle verdiğin fikirler için veee tabii kiii, pandispanyaları çırptığın içinnnn.... (belki baban okursa sana söyler heee)
Not: Tarifleri, resimleri ve başıma gelenleri daha sonra yayınlayacağım. Çünkü; gözlerime artık hakim olamıyorum hatta uyudum bileeeee.....
Hayatımız pamuk ipliğine bağlı. Yani kelle koltukta yaşıyoruz aslında. Hayat; kimini erkenden yok ediyor, kimini de uzuuunnn yıllar yaşatıyor. Kardeşimin bana sorduğu bir soruyu ben de sizlere sormak istiyorum. Çünkü ne cevap vermem gerektiğini bilemedim. Abla dedi; bazıları gencecik yaşta ölüyor, bazıları da 90-100 yaşına kadar yaşıyor. İnsan genç yaşta öleceğini pek aklına getirmiyor, dolayısıyla da genelde Allah için değil de kendi için yaşıyor. Ama yaşlanınca hep öleceğini düşünüp daha çok için ibadet ediyor. Şimdiii; genç yaşta ölenlerin günahları daha mı çok oluyor? Yoksa fazla yaşayamadıkları için az mı oluyor? Nedir bu çelişki? Bu neyin kriteridir? Cennet cehennem varmıdır? Varsa nasıldır? Bize anlatılanlar doğrumudur? Ben çok şükür Allah a inanıyorum. Ama, ölmekten de çok korkuyorum. Şöyle ki; insan sevdiklerinden ayrılıyor. Sevdiklerini acı içinde bırakıyor. Hele ki, anne olduktan sonra daha da korkmaya başladım. Ama bu kez kendim için değil, kızım için. Allah ım onu benden hiiiiçç ama hiiçç ayırmasın. Tabii kii; hiç kimseyi ayırmasın ama dedim ya hayat işte..
Sevgili Barış aramızdan ayrıldı. Hem de saçmasapan bir kavşak yüzünden ayrıldı. O artık yok. Herzaman söylenir, seni hiç unutmayacağız diye basbas bağırırlar. Ama kimler unutulmadı kii?? O'nu aslında gerçekten ama gerçekten unutmayacak kişiler sadece anne babası aslında. Onların yürekleri kimbilir nasıl yanıyordur? Evlat acısı hiçbirşeye benzemez derler. Allah yaşatmasın. Ama bu saatten sonra söylenecek, yapılacak hiç bir şey yok maalesef. İşte bu çaresizlik beni delirtiyor. Bir de tabiiki Barış gibi gencecik yaşta hayatını kaybeden şehitlerimiz var. Ama maalesef onlar Barış kadar medyatik olmadıklarından sanırım üstlerinde bile durulmuyor. Hepsinin mekanını cennet olsun.
Yaşıyoruz, ama nasıl? Sabah evden çıkarken acaba akşam evime dönebilecekmiyim diye düşünmüyoruz. Acaba gerçekten dönebilecekmiyiz günün birinde?? Sevgili Gökçe ablam birgün bana dedi ki; (ben tabii yine plan yapıyordum sanırım) Fidan cım; insanlar Tanrı yı güldürmek için plan yaparlarmış...... yanii??? Aslında hayatımızı biz planlamıyoruz. Birileri bizim yaşayacağımız hayatı çoookkkk önceden zaten planlamış durumda. Biz sadece o filmin basrolundeyiz. Ve senaryodan aslında haberimiz bile yok. Sadece yaşıyoruz. Ama bu süreyi de en iyi şekilde değerlendirmeliyiz aslında değilmi? Şu 3 günlük dünyada küslükler, dargınlıklar,savaşlar olmasa...Bunlar sadece hayal mi? O zaman birbirimize aslında ne kadar çok sevdiğimizi söyleyelim en azından... Çünkü, yarın burada olamayabiliriz.... değil mi???
Neden mi bukadar saçmaladım? Ben de bilmiyorum. Belki de genç bir insanın ölümü bana bunları düşündürdü... Sevgili Barış, aslında gitmemeliydin, ama gittin. Anneni babanı kardeşini sevdiklerini bırakıp gittin. Mekanın cennet olsun... Allah günahlarını affetsin.. Hiiççç merak etme Barış,, hayatına son noktayı koyan kavşağa da BARIŞ KAVŞAĞI derler yarın öbürgün. Belki daha rahat uyursunn... ( ben sanmıyorum ama )
Neyse, bir şekilde hayat herşeye rağmen devam ediyor, edecek, etmek zorundaaa..... Dediğim gibi bizler de bu süreyi iyi değerlendirelim bari. Sevdiğimiz şeyleri yapalım, sevdiklerimizle olalım. Yarın beraber olamayacakmısız gibi.... Ve mutfağa girelim.. Güzel börekler, pastalar yapalım. Belki arkamızdan, şimdi olsaydı şunu yapardı ahh pek te güzel yapardı derler.. Bellimii olur??
Malzemeler , Yarım çay bardağı sıvıyağ,
Çeyrek pk margarin,
1 şişe soda,
3 yufka,
2 yumurta,
1 su bardağı peynir,
Yarım demet maydanoz,
1 su bardağı süt
Yapılışı Fırın tepsisini yağlayalım. Margarini eritelim, sodayı,yumurtaları, sütü, marg ve sıvı yağı çırpalım. 1.yufkayı tepsiye kenarları sarkacak şekilde yerleştirelim. 2.yufkayı elimizle parçalayarak yayalım. Peyniri çatalla ezip içine maydanozu koyalım. Peynirin yarısını yufkanın heryerine yayalım. 3.yufkayı 2 ye bölelim. Yarısını peynirlerin üzerine örtelim. Kalan peyniri serpiştirelim. Kalan yufkayı koyalım. Tepsinin kenarlarından sarkan yufkaları böreğin üzerine katlayalım. Böreğimizi dilimleyelim. Yumurtalı harcımızı böreğimizin üstüne dökelim. Böreğimizi en az 2 saat buzdolabında bekletelim. (Ben 1 gece beklettim) Önceden 170 derecede ısıtılmış fırında kızarana dek pişirelim. Sonuç mu? Eğer su böreği seviyorsanız, bu böreğe de bayılırsınız.....
Eveeettt; eski tariflerimi kurtardıktan sonra sıra yenilere geldi. Bu kırmızıbiber ne güzel şeydir efendim. Ben çok severim. Özellikle de, yoğurtlu olursa. Kızımın doğumgününde hem çocuklara hem de yetişkinlere özel birşeyler hazırlamak istemiştim. Buna çocuklar bayıldı (ben kendimize yapmıştım aslında ama) üstelik yetmedi de :( bir dahaki sefere neymiş efendim, bolca yapılmalıymış heheheheh.....
Malzemeler
8 adetközlenmiş kırmızı biber
1 su bardağı sert peynir
Yarım su bardağı yoğurt
Yarım su bardağı mayonez
Bir avuç maydanoz
Yarım su bardağı mısır tanesi
Zeytinyağı
Süslemek İçin
Yeşil soğan sapları
Mısır taneleri
Kaşar rendesi
Yapılışı
Biberleri közleyip soyalım. Peyniri çatal yardımıyla ezelim yoğurt, mayonez, maydanoz, mısır ile güzelce karıştıralım. Biberlerimizi enlemesine 2ye bölelim. Geniş tarafına bir tatlı kaşığı kadar peynirli harcımızdan koyup saralım. Daha sonra açılmaması için soğan sapları ve kürdan yardımı ile tutturalım. Servis tabağına dizip üzerine mısır taneleri, kaşar ve zeytinyağını gezdirelim.
Malzemeler
6 orta boy patates
3 yumurta (2 si kızartmak için)
3 çorba kaşığı un (ayrıca 1 çay bardağı un köfteleri bulamak için)
1 su bardağı galeta unu (ayrıca 1 çay bardaği galeta unu köfteleri bulamak için)
1 çay kaşığı tuz
1 çay kaşığı karabiber
1 çay bardağı kaşar peyniri rendesi
Kızartmak için
1 su bardağı sıvı yağ
Yapılışı
Patatesleri haşlayıp bıraz ılınınca soyup rendeleyelim. Daha sonra içine 1 yumurta, un, galeta unu, tuz, karabiber ve kaşarımızı koyup güzelce karıştıralım. Elimizle istedidiğimiz şekli verip önce una sonra ıyıce çatalla çırptığımız yumurtaya en son da galeta ununa bulayıp bol ve kızgın yağda kızartalım. Kağıt havlu üzerine alıp fazla yağını çektirelim.
Ben bu köfteleri çok sevdim kaşar çok yakıştı gerçi bu tarifi bilmeyen yoktur da ben zaten öyle çok değişik şeyler yapım da illa onlar site de olsun demiyorum (diyemiyorum) çünkü sanırım biz çok farklı lezzetlere alışkın değiliz. Ama arada bir denemek gerek. Aslında bu köftelerin arasına kıyma da konulabilir. Eveett bide o şekilde deniyim bi ara şimdi aklıma geldi yaw bu fikir.. Neyse yapan olursa diye ellerinize sağlık diyeyim.
Malzemeler
4/1 pk yaş maya
Yarım çay bardağı ılık su
1,5 tatlı kaşığı şeker ile mayanızı 15 dk bekletin.
Daha sonra
2 su bardağı un
1 su bardağı irmik
1,5 çay kaşığı tuz
1 çay kaşığı mahlep (bunu ben ekledim)
ve yeterince ılık su
ile kulak memesi kıvamında hamur yapın. Üzerini örtüp ılık bir yerde sabaha kadar dinlendirin. Sabahleyin önce fırınızı 250 dereceye ayarlayın daha sonra hamurunuzdan yumurta büyüklüğünde parçalar koparıp un ile küçük tabak kadar merdaneyle açalım. Fırınımızı ısıtmaya başladığımız zaman tepsımızıde fırına verelim tepsimiz de ısınsın çünkü pidelerimizi sıcak tepsiye koyucaz. Hamurumuzu cok ince açmayalım yalnız yoksa cok kıtır pideleriniz olur. Hamurumuzu sıcak tepsimize koyup sıcak fırına verelim pidelerimiz hemen kabarıyor…
Ben bu tarıfı Mis Kokulu Ekmekler den almıştım.İyiki de almışım ve yapmışım kahvaltı da yaptım içine domates, peynir, zeytin koyup yedik..Tavsiye ederim.. Bu içi boş ama aynı zamanda kıtır kıtır pidecikleriii.
Malzemeler
1+1/2 kap ölçek ılık su
2 küçük kaşık ölçek tuz
2 büyük kaşık ölçek şeker
2 büyük kaşık ölçek sıvıyağ
4 kap ölçek un
1+1/2 küçük kaşık ölçek kuru maya
Yapılışı
Öncelikle tüm sıvı malzemelerimizi makinamızın haznesine koyalım.Daha sonra tuz, şeker ilave edip un ve en son mayamızı koyalım. Dikkat edilmesi gereken tek şey unumuzun üzerine (ortasına) mayamızı koyalım. Normal ekmek ayrında , orta kabuk rengi derecesinde pişirelim. 3 saatte mis gibi ekmeğimiz oldu.
Aslında bu ekmek tarifini vermem ne derece doğru bilmiyorum ama işte benim ilk ekmeğim olduğu için paylaşmak istedim. Zaten birçoğumuzun evinde artık ekmek makinası mevcut. Ekmek makinası olan arkadaşlar için değişik birşey değil. Ama eğer bu makınadan almak isteyenler olursa diye fikir vermesi açısından yer vermeliyim diye düsündüm. Ben bu makinayı almadan önce epey bi düşünmüştüm çünkü. Acaba fırın ekmeğinin tadını yakalayabilirmiyim diye. Arkadaşlar gidin ve gözünüz kapalı bi şekilde alın diyorum.
Bu arada sevgili kocam bana anneler günü hediyesi olarak almış bu cihazı ve dayanamayıp bugün yani tam bir hafta öncesinden hediye etti bana (gerçi banamı aldı kendine mi onu bi Allah bi de kendisi biliyo ya) Eeee tabi ben de hemen yaptım ekmeği. Resimden de anlasıldığı gibi tadına bakalım derken aaa bi de baktım ekmek bitiyo kalanını çekeyim bari dedim. Kardeşimin nişanlısı da tadar tatmaz ablaaaa bu varyaa harbiden ekmek deyince de adını harbiden ekmek koyduk. Çok teşekkür ederim Murat cım. Ama ben yine de Anneler Günü nü tekrar hatırlamanı isterim yaniii.
Yalnız bir sorun var 900 gr lık olmasına rağmen sanırım bu ekmek bize yetmeyecekkkkk….
Not: Tarif ve uygulama şekli makinayla birlikte size verilen kitapçıktaki Beyaz (Normal) Ekmek tarifidir. Ben birebir tarife bu uydum ve fırına gitmemize gerek kalmadan fırın ekmeği elde ettim. Hatta sabah işe gitmeden önce ayarlıycam ki akşam geldiğimizde sıcak ekmeğimiz olsun. bu akşam kalan ekmek malum yarın akşam yetmiycekteeeee…..
Malzemeler
3 yumurta
1 su bardağı süt
2 su bardağı şeker
1 su bardağı sıvıyağ
3 çorba kaşığı kakao
1 pk kabartma tozu
1 pk vanilya
2 su bardağı un
Yapılışı
Yumurta ve şekeri, şeker eriyene dek çırpalım. Daha sonra un ve kabartma tozu hariç tüm malzemelerimizi çırpıp bu sıvı haldeki kek hamurundan yaklaşık 1,5 su bardağı kadarını ayıralım. Un ve kabartma tozunu katıp önceden hafif ısıtılmış 160 derece deki fırında 15-20 dk pişirelim. Fırından çıkınca dilimleyip daha önceden ayırdığımız sosu üzerine döküp içine çekmesini sağlayalım.
Eveeeetttt bu benim herzaman yaptığım ıslak kek (anneme göre de Kunta Kinte çok komik dimi) tarifi. Biz çok seviyoruz ve bana normal keklerden çok daha kısa sürede piştiği ve içi ıslak olduğu için hem daha kolay hem de daha lezzetli geliyor.
Ancaaakk; uzun zaman önce mikrodalga da da kek yapılabileceğini duymuştum. Ama ben bir türlü cesaret edipte denemedim. Belki de mikrodalga nın sadece çözdürme işine yaradığını düşündüğüm için işime gelmedi. Ama Yemek Biz grubunda sevgili Figen’in 5 dk da ıslak kek yaptığını görünce ben de ne olursa olsun denemeliyim dedim. Ve bu kaçıncı mikroda ıslak kek yapışım bilmiyorum. Öyle kolay ve kısa sürede oluyor ki, inanamazsınız. Çay bile yetişemiyor yani.
Not: Yukarıda ki ölçüler minifirın tepsisine göre verilen ölçülerdir. Ben mikroda yaptığım zaman yumurtaları 2 adet kullanıp diğer ölçüleri yarıya indirip, küçük kare borcam da pişiriyorum. O zaman yarı ölçüler tam geliyor. Ben sosunu bu defa 2 bardağa yakın ayırdım. İçi oldukça ıslak bir kekim oldu.
Veee mikroda kekim pişerken ben de mutfakta oturup bı yandan çayın demlenmesini beklerken bi yandan da kekimin bu kısacık süre içinde nasıl kabardığını izliyorum. Ben kekimi 7 dk pişiriyorum. Normal fırında da 20 dk içinde pişiyor.